AnasayfaTeknoloji

Geleceğin iş gücünü inşa etmek için, öğrenim sürecimizi değiştirmemiz gerekiyor!

Geleceğin iş gücünü inşa etmek için, öğrenim sürecimizi değiştirmemiz gerekiyor!

Yaklaşık 10 yıl önce, kitlesel açık ve çevrim içi derslerin ortaya çıkışıyla birlikte öğrenme kavramının yapısı değişti. “Dijital Öğrenme 1.0” olarak da adlandırılan bu dönem, öğrenmede fırsat eşitliği sağlayarak önceden yalnızca yüz yüze edinebileceğimiz bilgilere erişim olanağı sağladı. Coursera, Udemy ve Udacity gibi platformlar, bilgilerin dijitalleştirilmesine ve dünyadaki milyonlarca kişiye ulaşılmasına öncülük ettiler.

Bu süreçte öğrenme kriterleri değişerek, yalnızca bilgiye ulaşmanın yetersiz olduğu bir dönemin başlamasına neden oldu. Video izleyip test çözerek elde edilemeyecek beceriler değer kazandı. Bu nedenle, geleneksel yöntemler terk edilerek yeni bir dijital öğrenme çağına geçilmesinin vakti geldi. 

İşte yeni çağ Dijital Öğrenme 2.0’ı tanımlayan 4 temel akım:

1) Mobil iş gücü hızla büyüyor!

International Data Corporation (IDC) verilerine göre; 2015 yılında dünya genelinde 1,3 milyar mobil çalışan varken, 2020 yılında yalnızca Asya’da 1 milyardan fazla mobil çalışanın olacağı öngörülüyor. İnsanlar genellikle uzaktan çalışmayı tercih ettikleri için, kaliteli içerik sağlayabilen mobil çözümlere olan talep her zaman ve her yerde artmaya devam edecek.

2) Akıllı telefonların oranı artıyor!

Araştırmalar, 2021 yılında akıllı telefonlara olan erişimin temiz suya olan erişimden daha kolay olacağını gösteriyor. Hücre ağındaki gelişmeler ve 4G+’nın hızlı bir şekilde benimsenmesi ile dünya nüfusunun yarısından fazlası artık cep telefonu aracılığıyla internete bağlı bulunuyor. Akıllı telefon teknolojisinin yaygınlaşması, geniş bant hızları, mobil işgücünün yükselişi ve Dijital Öğrenme 2.0 gibi gelişmeler mobil mikro öğrenmenin ortaya çıkmasına da yol açıyor.

3) Öğrenmek sadece içerik ve bilgiden ibaret değil! 

Öğrenmek, artık deneyim ve uygulama ile ilgilidir çünkü yeni ölçüt beceri haline gelmiştir. Uzmanlar, genel öğrenmenin sadece örgün eğitim ile ilgili olmadığını buna ek olarak işle ilgili pratik deneyimlerin gerekli olduğunu savunuyorlar. Bu eğilim ağırlıklı olarak; andragojiye (yetişkin öğrenimi bilimi), dönüştürücü öğrenme teorisine ve deneysel öğrenmeye (yetişkinlerin yansıtma, akran diyalogu ve uygulama yoluyla öğrendiğini söyleyen) dayanmaktadır. Proje bazlı çalışmalar ve uygulamalı deneyimler, bu ilkeleri hayata geçirmenin bazı yöntemleridir. Yetişkinler, öğrendiklerini uyguladıklarında içeriğin kalıcılığı önemli ölçüde artar. Kurumsal bir ortamda bu unsurlar öğrenmenin temellerini oluşturur. İnsanları öğrendiklerini benimseme, içselleştirme ve uygulama konusunda cesaretlendirir.

4) 2022 itibariyle, herkes için proaktif ve yaratıcı bir iş yeri stratejisi gerekecek!

Bu strateji, beceri kazandırma veya yeniden yetiştirme gerektiren işlerin %54’üne yardım edecektir. Yapay zeka ve makine ile öğrenme de, daha iyi tahminlere izin verecektir. Böylelikle işverenler, modern iş gücünün sürekli olarak kesintiye uğraması durumunda ortaya çıkan verimsizlikleri ve değişen beceri gereksinimlerini tahmin ederek önlem alabilecekler.

Yetenek eğilimlerini ve yetenek boşluklarını tespit etmek için verilerin kullanıldığı daha güçlü, daha iş birlikçi öğrenme ekosistemlerinde artışın olduğu bir çağın zamanı geldi. Bu çağ, Dördüncü Sanayi Devrimi’nin dönüşümsel eğilimlerinden yararlanmak için mevcut fırsatları en üst düzeye çıkaracaktır. Ayrıca yetenek yönetimi stratejilerini; işletmeler, hükûmetler ve eğitim sağlayıcıları arasında uyumlu hale getirecektir.

Kısacası Dijital Öğrenme 1.0, bilgiyi ölçeklendirmeye odaklanmış dersek, Dijital Öğrenme 2.0 bilginin uygulanması yoluyla becerilerin geliştirilmesine odaklanmış diyebiliriz. Dijital Öğrenme 2.0, istenilen zaman ve istenilen yerde erişilebilir olmakla ilgilidir. Dijital Öğrenme 2.0’ı deneyimleyenler, öğrenme biçimlerini sorguladıklarında; uzmanların eserlerini okuma, onları izleme veya dinleme gibi pasif bir deneyimden, soru sormak, cevapları yansıtmak ve bakış açısını diğer insanlarla paylaşmak gibi daha aktif ve katılımcı bir role sahip hale gelirler. Dijital Öğrenme 2.0’ın, MPPG (mobil, katılımcılı, kişiselleştirilmiş, grup tabanlı öğrenme) olması gerekir. Bu alan, yeni ve gelişmekte olan bir alandır.

Kaynak