AnasayfaSosyal KalkınmaKentler ve Yerel Kalkınma

Şehir Planlamada İnsan Faktörü

Şehir Planlamada İnsan Faktörü

Danimarkalı mimar Helle Soholt, şehir sakinlerinin neden şehir planlama projelerinin odak noktası olduğunu anlattı.

Kopenhag merkezli (Danimarka) Gehl Architects (Gehls Mimarları) kurucu ortağı Helle Soholt şehir planlarken neden şehir sakinlerini temel alarak projeler ürettiklerini anlattı. “İnsanlar için şehirler” düşüncesiyle çalışan Gehl Architects bugüne kadar dünyanın birçok kentinde projeler gerçekleştirmiş: Beijing, Cape Town, Kuala Lumpur, Kopenhag, Londra, Mexico City, Sao Paulo, Seattle, Vancouver.

Soholt, iyi bir kamusal alanın öncelikle ve en önemlisi insanlar tarafından kullanılan alan olduğunu; burada kültür ve kimlik, dolayısıyla bir sosyal karışım bulunduğunu, bunun bir topluluk yarattığını ve çevreye bağlantıda olduğunu, bu nedenle de söz konusu alana kolaylıkla ulaşılabilmesi gerektiğini belirtti. Helle Soholt bunu yaratabilmek amacıyla ekibin çok aktörlü bir tasarım ve karar süreci yaşadığını; ve kentler, sivil toplum kuruluşları, sosyal gruplar, hayırseverler, sağlık örgütleri ve ulaşım birlikleri ile işbirliği yaptıklarını açıkladı.

Mimar, günümüzde gittikçe genişleyen, büyüyen şehirlerin kontrol edilmesinin güç olduğunu, buna örnek olarak Sao Paulo (Brezilya) ve Mexico City (Meksika) örneklerini veriyor. Bu iki şehrin güzel şehirler olduğunu ancak genişlemekten ötürü trafik sorunu ile başetmek zorunda kaldıklarını, insanların işe gitmek için her gün üç saatini harcadığını; bunun bireylerin sağlığına, aileleri ile olan bağlarına ve yaşam kalitesine zarar verdiğini, bu yüzden herhangi bir şehirde proje tasarlarken yaya ve bisiklet yollarına, mağaza, park ve kamusal alanlara ağırlık vermeye çalıştıklarını söyledi. Soholt, bu kapsamda bakıldığında arabaların bir sorun olmadığını ancak çok fazla arabanın bir sorun olduğunu ve bir denge yaratılması gerektiğini vurguladı.

Mimar Soholt, şehir sakinlerinin yaşam kalitesinin artması için günümüzde ise; sokakların yeniden düzenlenmesini, kullanılmayan alanlara ufak plazalar, oyun alanları ve parklar yapılmasını; böylelikle de evde daha az zaman geçiren günümüz bireyleri için kentin kendisinin bir ‘oturma odası’ olmasını öneriyor.

Kaynak

 

Haber: Selin Belce