AnasayfaGenelEkoloji

özel bülten #5: Kalkınma Gençlerle Mümkün yayında!

özel bülten #5: Kalkınma Gençlerle Mümkün yayında!

Beşinci özel bültenimizden herkese merhaba!

Bültenimize başlarken sivil toplum çalışmalarında öncü isimlerden, özellikle gençlerin karar alma süreçlerinde yer alması için mücadele veren, hayatını sivil topluma ve gençlere adamış olan Habitat Derneği Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Sezai Hazır ’ı ani kaybedişimizin üzüntüsünü yaşıyor; minnet ve özlemle anıyor; yakınlarına ve tüm sivil toplum camiasına başsağlığı diliyoruz.

Gençlere armağan edilen bu özel günde, sosyal etkiden iklim krizine, yapay zekadan siyasi katılıma kadar gündemde yer eden farklı konulara, ihtiyaçlara ve önerilere gençlerin perspektifinden bakmak üzere özel bültenimizi kaleme alıyoruz.

Onarım Atölyesi | Regenerative Impact Space ve IDEMA- International Development Management iş birliğiyle hazırladığımız #KalkınmaGençlerleMümkünserisi kapsamında, gençlerin yalnızca yarının değil bugünün sorunlarında ve çözüm önerilerinde söz sahibi ortak liderleri olduğunu vurgulayarak mikrofonu gençlere uzattık. Her biri kendi alanında fark yaratan bu genç liderler, günümüzün ve geleceğin sorunlarının altında yatan ihtiyaçları ve birlikte daha iyi bir dünya inşa etmek için benimseyebileceğimiz yaklaşımları paylaştı.

Serimize görüşleriyle katkı sunan Dünyayı Kurtarma Tutkunu & Değişim Öncüsü Melisa Akkuş, Sosyal Etki Tasarımcısı & Kolaylaştırıcısı Damla Kayan , Arayüz Kampanyası Direktörü Nevzat Taşçı (Nevzat T.) , PALGAE Biotech Research INC. Kurucusu Eylül Er , Mühendis ve Araştırmacı Yiğit Karataş ve İş ve Örgüt Psikoloğu İremnur Koç‘a; iş birliği sürecindeki desteği için Onarım Atölyesi Kurucusu Ekin AL‘a teşekkür ederiz.

#KalkınmaGençlerleMümkün serimizin tamamını YouTube kanalımızı ziyaret ederek izleyebilirsiniz.

Keyifli okumalar dileriz!


#1: İklim Krizi

İklim krizinin küresel etkileri, dünyanın dört bir yanında yaşanan sıcaklık rekorları, artan deniz seviyeleri ve aşırı hava olaylarının sıklaşması gibi birçok şekilde kendini gösteriyor. Dünya Sağlık Örgütü‘ne (World Health Organization) göre, şu anda dünyadaki 3,6 milyar insan, iklim değişikliğinden büyük ölçüde etkilenen bölgelerde yaşıyor. Oxfam‘ın “Evlerinden Edilenler” raporuna göre, son on yılda aşırı hava olayları yüzünden her yıl ortalama 20 milyon insan yerinden edilmişdurumda. Bu rakamlar, iklim krizinin yalnızca doğal yaşam üzerinde değil, aynı zamanda milyonlarca insanın yaşamı üzerinde de derin ve acil etkileri olduğunu gösteriyor.

Tam da bu noktadan serimize iklim krizini ele alarak başlıyoruz. Dünyayı Kurtarma Tutkunu & Değişim Öncüsü Melisa Akkuş‘a “Gençler için çoklu krizler ve özellikle iklim krizi ne ifade ediyor?” sorusunu yöneltiyoruz:

“Şu anda iklim krizi hayatımızın her yerinde ve çok boyutlu kesişimsel bir sorun. Her ne kadar görmezden gelinse de hafife alınsa da aslında hayatımızın her alanında bizi etkiliyor. Ve bu kriz, en dezavantajlı konumda olan bireyleri etkileniyor. Özellikle yaşadığımız şehirde, İstanbul’da her geçen gün nefes alamamaya başlarken ve özellikle su krizi, hava kirliliği gibi sorunlarla iç içe yaşarken şu anda özellikle biz çocukların ve gençlerin hayatını çok ciddi anlamda etkilerken bir yandan da bu krizden dolayı kaygı duyuyoruz, endişeleniyoruz. Çünkü belirsiz bir geleceğe doğru gidiyoruz, hiçbir şeyin garantisi yok.”

Ardından, iklim krizine dair bireysel ve kurumsal düzeyde neler yapılabileceğini soruyoruz: “Önce bizim bireyleri değiştirmemiz, onların hayatının bu krizi ne kadar etkilediğinin farkındalığını vermemiz ve daha sonra da onları bu krizle mücadele eden etkili bir birey haline getirmemiz gerekiyor. Kurumların yapabileceği çok fazla şey var çünkü iklim krizinin ana sebebi hem hükümetler, devletler ve şirketler. Bu nedenle özellikle kurumların, kuruluşların kesinlikle iklim krizi için biz gençlerin ve sivil toplumun sesini duymalı, dinlemeli. Ve bizi karar alma süreçlerinin her aşamasına etkin, eşit, söz ve hak sahibi bireyler olarak dahil etmeli diye düşünüyorum.”

Son olarak gençleri temsilen bir mesaj bırakmasını rica ediyoruz: “Biz çocuklar ve gençler hayatımızın her yerinde önyargılarla çevrelenmiş ve kalıplarla sıkıştırılmış durumdayız. Ama artık bizler bu kalıpları yıkıyoruz ve çok da etkiliyiz çünkü bizler değişimin kendisiyiz. Ve değişimin öncüleri gençler olarak kesinlikle bu dünyayı bizler kurtarıyoruz ve değişimin öncüsü olmaya devam ettiğimiz değişimi hep birlikte öncülük ettiğimiz bir 19 Mayıs diliyorum. İyi ki varız!”


#2: Sosyal Etki & Topluluklar

İklim krizinin gençlik perspektifinden etkilerini dinlememizin ardından; krizlerin çözülebilmesinde, sistemsel değişim ve dönüşümlerin sağlanabilmesinde, diyalogun ve etkileşimin güçlendirilmesinde önemli bir kaldıraç görevi gören sosyal etki ve topluluk kavramlarına eğiliyoruz. İkinci konuğumuz Sosyal Etki Tasarımcısı & Kolaylaştırıcısı Damla Kayan’a gençler için sosyal etki ve topluluk kavramlarının ne ifade ettiğini ve gençlerin toplumsaki dönüştürücü etkisinin nasıl artırılabileceğini soruyoruz.

21. yüzyılda artık gezegenimizin sorunlarıyla yüzleştiğimiz, toplumsal sorunları yaşadığımız bir noktada sosyal değişimi görmek mümkün aslında. Bu noktada sosyal değişimle birlikte dönüşümün tasarımında da yine gençlerin yer aldığı; daha adil daha şeffaf nesiller arası aktarımlarla birbirini besleyen bir topluluk alanına ihtiyacımız var. Bu noktada gençler için değil gençlerle beraber tasarlanan topluluklara ihtiyacımız var. Anlamlı diyaloglarla gençlerin birbirlerinden beslendiği, birbirinden öğrendiği nesiller arası hiyerarşiden uzak topluluklarla birlikte buna ihtiyacımız olduğuna inanıyorum. Günümüzde gençlerin ne yapmaları gerektiğini söyleyen çok ama nasıl yapmalarını ve nasıl bir yol, süreç izleyeceklerini söyleyen yok. Bu noktada gençlerin yanında olarak onların nasıllarının yanıtlarında yol arkadaşlığı yapmak belki de en kıymetli noktalardan.”

Damla’nın gençleri temsilen bıraktığı mesaj ise, 20. yüzyılın tahripkar ekonomilerinin ardından artık yeni bir dünyayı, daha sürdürülebilir daha adil daha şeffaf bir dünyayı beraber tasarlamak hepimizin elinde. Bu yüzden yeni sistemleri, yeni paradigmaları dönüştürmenin de bu değişimin öncüsü de kahramanları da yine gençler olarak bizler olacağımızı düşünüyorum.”oluyor.


#3: Gençlerin Siyasi Katılımı

GoFor – Gençlik Örgütleri Forumu ve Ulusal Demokratik Enstitüsü (National Democratic Institute (NDI)) tarafından yayınlanan Gençlerin Politik Tercihleri Araştırması Raporu’na göre, toplumun büyük bir kısmını oluşturan gençler, özellikle genç kadınlar, kamusal yaşama katılma ve karar alma konusunda yeterince temsil edilmiyor. Gençler, karşılaştıkları sorunları çözmek için karar alma süreçlerine katılmak yerine genellikle sosyal medyayı kullanarak organize olma eğilimi gösteriyorlar. Gençlerin katılımını engelleyen faktörler arasında hiyerarşik ve kapsayıcı olmayan yapılar, güvensizlik, siyasi kutuplaşma, sosyal baskı, ev içi sorumluluklar ve temel yaşam koşulları yer alıyor. Bu noktadan hareketle Arayüz Kampanyası Direktörü Nevzat Taşçı’ya (Nevzat T.) gençlerin siyasi katılımının artırılabilmesi için neler yapılabileceğini soruyoruz:

“Gençler ait olmak için karar alma süreçlerine dahil olmalı. Öteki türlü ait olmadığımız, süreçlerine dahil olmadığımız masaların aldığı kararların altında eziliyoruz. O yüzden ne kadar dahil olursak o kadar ait hissederiz. Gençlerin siyasete katılma önünde çok temel iki engel var. Birincisi sosyal sermaye, ikincisi ekonomik sermaye. Paramız yok ve çok fazla network’e sahip değiliz. O yüzden de çok fazla genç aday süreçte eleniyor.Bu engelleri ne kadar azaltırsak ve gençleri ne kadar güçlendirirsek aslında siyasete katılımı o kadar daha erişilebilir hale getirmiş oluruz.”

Tam 4 yıl önce 19 Mayıs 2020’de Türkiye’de demokrasinin işlemesi adına gençlerin siyasal katılımının önündeki engellere dikkat çeken ve genç temsil eksikliğini ortadan kaldırmayı amaçlayarak kurulan Arayüz Kampanyası’ndan bahsetmesini rica ediyoruz: “Arayüz kampanyası olarak temelde gençlerin daha fazla siyasette görünür olması ve siyasetin daha erişilebilir olması için çalışıyoruz. Yaptığımız şeyler genç siyasetçileri güçlendirme, gençlik politikaları inşa etme ve gençlerin kapsayıcı bir şekilde ele alınmasını sağlamak için farklı genç gruplarının görünürlüğünü artırma üzerine projeler. Türkiye’de gençler olarak neden gittiğimiz, neden mutsuz olduğumuz, neden iyi hissetmediğimiz çok fazla konuşulurken hiçbir zaman gençlerin sistemde neden dışarıda kaldığı konuşulmuyor. Arayüz’ün temel derdi, gençlerin sistemin dışında kalışını incelemek ve buna neden olan etmenleri ortadan kaldırarak gençleri sistemin içerisine dahil etmeye çalışmak. Bunun için organizasyonlar yapıyoruz, kapasite güçlendirmeler yapıyoruz, raporlar yapıyoruz ve politika notları yazıyoruz.”

Gençleri temsilen bıraktığı mesajı ise “Bu 19 Mayıs’ta muhtemelen çok fazla klişe cümle duyacağız: Sizler bizim yarınlarımızsınız, geleceğimizsiniz, sizler çok önemlisiniz… Bunlara karşı aslında gençler için gençler olarak vermek istediğimiz temel mesaj bence şu olmalı: Biz yarın olmak, gelecek olmak istemiyoruz. Çünkü bugünkü tüm şartlardan biz de sizin kadar aynı şekilde etkileniyoruz. Ve muhtemelen daha fazla etkileniyoruz sizden. O nedenle aslında bugün için bizi dahil etmeniz, bugün için birlikte karar vermemiz, bugün için birlikte yönetmemiz yarınlardan ve gelecekten bizim için çok daha önemli.” oluyor.


#4: Girişimcilik & Sürdürülebilirlik

Türkiye’de Gençlerin İyi Olma Hali Raporu’na göre 2017’de gençlerin yüzde 63’ü kendi işini kurmak istediğini belirtirken, 2019 ve 2020’de bu oranın %50’ye düştüğünü; 2023 yılında ise %53’e yükseldiğini ve gençlerin yarısının girişimci olmak istediğini görüyoruz. Küresel ve Türkiye özelindeki ekonomik konjonktürün bir yansıması olarak, kurum içi girişimcilik ise giderek yaygınlaşıyor. Bu artışın altındaki sebepler arasında çalışan bireylerin belirli bir gelire sahip olması ve sermaye yaratmak konusunda yalnız olmadıklarını hissetmeleri yer alıyor. Önemli faktörler arasında kurumların ve/veya şirketlerin girişimcilik motivasyonu taşıyan çalışanlarına yönelik teşvikleri ve sermaye yönünden destekleri yer alıyor. Bu bağlamda, PALGAE Biotech Research INC. Kurucusu Eylül Er’e “Gençlik bakış açısıyla etki girişimciliği ne ifade ediyor? Genç girişimcilerin sürdürülebilir bir dünya için rolü nedir?” sorularını yöneltiyoruz.

“Etki girişimciliği daha çok toplumsal fayda güden girişimcilik modelleridir. Kar amacı gütmeyen, tabi ki yaptığınız işten para kazanmak çok değerli fakat ilk amacınızın para kazanmak olmadığı daha çok toplumsal adalet, çevresel sürdürülebilirlik gibi konulara eğildiği bir girişimcilik modeli. Genç girişimcilerin aslında buradaki rolü çok büyük çünkü gençlik demek dinamizm demek. Her ne konuda olursa olsun genç bir bakış açısıyla o neslin aslında gördüğü perspektifi anlayabilir ve bu perspektiften çözümleri daha rahat çözebilirsiniz.”

“Bir iş yapmak demek insanlarla çalışmak demektir. İnsanlarla çalışmak da aslında her düzeyde yeni bir nesli içinize almak demektir. Yeni nesil de dediğimiz aslında onların perspektifinden onlara uyumlu bir şekilde yeni bir dünya yaratmak demektir. Bu sebeple gençlerin bu konudaki rolünün çok büyük olduğunu düşünüyorum. Kurumsal şirketlere, devletlere ve herhangi bir stk’lara baktığınızda aslında her yerde gençleri görebilirsiniz. Çünkü gençlik demek ses çıkarmak demektir ve siz ses çıkardığınız sürece, bu olayları gündeme getirdiğiniz problemleri gün yüzüne çıkardığınız sürece büyük firmalar, devletler bunlar için çözümlere daha kolay bir şekilde bize sunabilir.”

Bu kapsamda aynı yaklaşımla ortaya çıkan bir girişim olan Palgae’yı anlatmasını rica ediyoruz: “Palgae sistemlerinizi, ürünlerinizi ve şirketlerinizi yeni nesil mikroalg biyoteknolojisiyle karbondan arındırarak size sürdürülebilir iş modelleri geliştirir. İlk ürünümüz de şu an mikroalg bazlı karbon emisyonu düşürülmüş elastik paketleme ürünleri için hammadde üretmek.”

Gençleri temsilen bıraktığı mesajı ise “Gençlerin kesinlikle içlerindeki dinamizmi kaybetmemesi ve hissettikleri o ateşi her zaman sürdürmelerini diliyorum. Ve hayatınız tepetaklak olursa da hiç üzülmeyin, parendede durup aslında bunun seyir keyfini rahatlıkla çıkartabileceğinizi unutmayın.” oluyor.


#5: Yapay Zeka & Dönüşüm

Girişimcilikte bıraktığımız serimize yapay zekayı odağımıza alarak devam ediyoruz. Kariyer platformu Youthall’ın gerçekleştirdiği Gelecekteki İş Gücü Talebi Anketi Raporu’na göre gençlerin %73’ü, 10 yıl sonraki meslekler arasında yapay zeka mühendisliğinin ilk sırada olacağını düşünüyor. Gençler, yapay zeka ve veri bilimi alanlarında işgücü talebi oluşacağına inanıyor. Mühendis ve Araştırmacı Yiğit Karataş’a  “Özellikle yapay zeka odaklı bir dönüşümün eşiğinde gençlik bunun neresinde?” sorusunu yöneltiyoruz:

“Bugünün gençleri olan bizler şüphesiz ki hızla değişen bir dünyada yaşıyor ve bu dönüşümün merkezinde yer alıyoruz. Özellikle yapay zeka gibi ileri teknolojilerin getirdiği dönüşüm ivmesi gençlerin hayatlarını kariyerlerini ve gelecek hayallerini dahi şekillendiriyor. Şu an bilginin üretilme hızıyla insanın eğitilme hızının grafikte yer değiştirildiği bir zaman diliminde yaşıyoruz. İçinde bulunduğumuz bu çağ artan nüfusla birlikte her şeyi bilmek yerine belirli nişlerde uzmanlaşmayı ve öğrenmeyi öğrenmek üzerine daha fazla kafa yormayı gerektiriyor.”

Yapay zeka, doğa ve sanat kavramlarının kesişimleriyle de ilgilendiğini öğreniyor ve bu kesişimde gelecekte bugün ne gördüğünü soruyoruz: “Yapay zeka, doğa ve sanat arasındaki kesişim geleceğe dair oldukça heyecan verici bir vizyon sunuyor hepimize. Bunun aslında koyulmuş bir adı da var; Biyomimikri. İnsanlık bugüne kadar defalarca kez karmaşık problemleri çözmek için model, sistem ve doğa unsurlarını öncesinde anlamlandırmak için doğaya başvurdu. Sanat ise bu taklit ve analiz sürecinin en doğal ve rutin pratiğini oluşturuyor. Uzaktan baktığımızda noktaları birleştirmek bu perspektiften mümkün olmasa da bazen bir adım iki adım geriye gidip anlamlandırmak çok daha kolay olabiliyor. Bu kesişim noktası yaratma konusunda yeni kalıplar, yeni düşünce tasarıları oluşturabilir. Bu bağlamda gelecek yalnızca teknolojik gelişmelere bağlı kalmayacak aynı zamanda bu teknolojilerin etik, estetik ve ekolojik boyutları da bizim için daha kolaylaştırıcı bir biçimde hayatımıza entegre edecek.”

Gençleri temsilen bıraktığı mesajı ise, “Bugünün anlam ve önemine dair ifade edebileceğimiz sayısız ve kifayetsiz birçok cümle, birçok söylem var. Ama bugünün neden gençliğe armağan edildiğini bence unutmamak gerekiyor, tekrar tekrar üzerine düşünmemiz gerekiyor. Önce kendimize sonra toplumumuzda değer yaratmada kollarımızı hep birlikte sıvayacağız. Elbette umutsuz durumlara düşeceğiz ama umutsuz olmayacağız.” oluyor.


#6: Örgütsel Psikoloji ve Kültürel Dönüşüm

Serimizin son konuğuyla bir araya geliyoruz. İş hayatının önemli bir parçası olan örgütsel psikoloji ve kültürel dönüşümü merceğimize alıyoruz. Great Place To Work US ve Youthall iş birliğinde hazırlanan Best Workplaces for Millennials 2023 Raporu’na göre gençlerin %56.6’sının, şirket kültürü içinde güven ve özgürlük kavramlarına büyük bir önem verdiği görülüyor. Bu kavramı, duygusal ve psikolojik olarak sağlıklı bir iş ortamı, etkili iletişim, kişisel gelişim olanakları, adil davranış, değer verme, iş-yaşam dengesi, yöneticilerin takdiri ve verilen sözlerin tutulması gibi talepler takip ediyor. Milenyum gençliği için iş sadece bir görev olmayıp kişisel tatmin, başarı hissi, toplumsal katkı ve kişisel gelişimle de ilişkili bulunuyor. İş ve Örgüt Psikologu İremnur Koç ’a “Gençlik bakış açısıyla iş hayatı ve kariyer artık ne ifade ediyor?” sorularını yöneltiyoruz:

“Gençler olarak bugün iş hayatındaki en önemli önceliğimiz değişim ve dönüşüm. Bugün iş hayatını konuşmaya başladığımızda liderlikten kültürel dönüşüme her alanda aslında odağımız daha insana yakışır bir iş hayatı mümkün olabilir mi sorusuna çıkarıyor bizi. Çünkü bugün baktığımızda iş hayatında tek bir güç figürünün olduğu ve aslında bu güç figürünün etrafında şekillenmeye çalışan insanların olduğu, bu güç figürünün aldığı kararların doğru kabul edildiği ve çeşitli ayrıcalıkların artık normal algılandığı bir iş hayatında yaşıyoruz. Örneğin farklı yemek alanları, ayrıcalıklı park alanları ya da kişiye özgü asansörler gibi. Bunları artık normalleştirdiğimiz bir dünyada bunların hepsi aslında bizi güç kültürüne çıkarıyor. Ve biz gençler olarak artık güç kültüründen güçlendirme kültürüne geçişin önemine inanıyoruz.”

Kültürel dönüşümün iş hayatı bağlamındaki rolüyle sohbetimize devam ediyoruz: “Tam da bu noktada aslında bize çok tanıdık kavramları çağrıştırıyor. Çok tanıdık olduğu için de normalmiş gibi geliyor. Bu yıllardan boyu bu şekilde devam eden noktada biz gençler olarak acaba gerçekten bize tanıdık gelen her şey normal mi sorusunun peşinden koşuyoruz. Bu nedenle bizim için dönüşüm tam da bu noktada çok kritik. Ve tam da bir güçlendirme kültürü örneği olarak sorumluluk almanın peşindeyiz. Soru sormanın, alınan kararları birlikte tartışmanın ve o masaya birlikte oturmanın peşindeyiz.Yani tam da güçlendirme kültürünü mesele edindiğimiz bir noktadayız.”

Son olarak, kendisinden gençleri temsilen 19 Mayıs için bir mesaj bırakmasını rica ediyoruz: “Bu 19 Mayıs’ta hatırlatmak istiyoruz ki biz gençler olarak güç kültüründen güçlendirme kültürüne geçişin, korku kültüründen keyif kültürüne geçişin, tek liderlikten artık paylaşılan liderliğe geçişin peşindeyiz. Ve bu peşinde olduğumuz şey için sorumluluk almaktan hiç çekinmiyoruz.”


Kapatırken

IDEMA LinkedIn sayfasında yer alan idemahaber bültenine abone olmak için tıklayın. IDEMA- International Development Management, İhtiyaç Haritası ve INOGAR’ı sosyal medya hesaplarından takip edebilir; idemahaber’de yer almasını önerdiğiniz konuları ve etkinlikleri iletisim@idema.com.tr adresine gönderebilir, iş birlikleri ve projelerinizin ihtiyaçları için bizimle iletişime geçebilirsiniz. Bir sonraki sayımızda görüşmek üzere!

COMMENTS

WORDPRESS: 0
DISQUS: