AnasayfaGenelEkonomik Kalkınma

Turizm odaklı bir kalkınma planı için ne yapmalı?

Turizm odaklı bir kalkınma planı için ne yapmalı?

2016’da, seyahat ve turizm endüstrisi küresel ekonomiye 7,6 trilyon dolar katkıda bulundu. Bu miktar, küresel GSYİH’nın % 10,2’sini oluşturuyor. Aynı zamanda toplam 292 milyon iş üretti, yani 10 kişiden 1’i sektörde çalışıyor.

Daha da inanılmaz olan şey, bu rakamların önümüzdeki on yılda büyümeye devam etmesinin bekleniyor olması. Görülüyor ki bu endüstri, ülkelerin ekonomik büyüme ve iş yaratmalarına, ulusal ve bölgesel kalkınmanın sağlanmasına yardımcı olma potansiyeline sahip.

Ancak bu fırsatlardan en iyi şekilde hangi ülkeler yararlanacak? Dünya Ekonomik Forumu, her iki yılda bir 136 ülkenin seyahat ve turizm rekabet gücünü sıralayarak bu soruyu yanıtlıyor.

XT75xU2AEuKjNQLtKDjP4rM6SdYbpNvKWbApmPOQMtc

Listenin ilk 10’unda yer alan ülkeler, seyahat ve turizm kolaylığı sağlamanın yanı sıra, doğal ve kültürel miraslarını teşvik ederek ve ziyaretçileri için ödüllendirici ve unutulmaz bir deneyim sunuyorlar. Listenin ilk 10’unda maalesef, hiç sürpriz yok. Öte yandan listede geride kalan ülkelerin ilk 10’a giren ülkeleri taklit etmesinin bir yolu da yok. Ekonomik ya da jeopolitik bağlamlarının bir sonucu olarak bazı ülkeler turizm endüstrisinde büyümekte zorluk çekerken bazıları benzersiz doğal ve kültürel kaynakları sebebiyle avantaj kazanıyor.

Bununla birlikte, bu yılın raporu, dünyanın birçok ülkesinin daha rekabetçi hale getiren politik değişiklikler yapabildiğini gösteriyor. Bu gözlemler ışığında, tüm ülkelerin öğreneceği dört ilginç nokta belirlendi:

Güney’in yükselişi

Tarihsel olarak seyahatlerin çoğunluğu Kuzeye doğru iken, bu gerçek değişiyor. Afrika, Ortadoğu ve Asya-Pasifik’e giden turistlerin önümüzdeki on yılda katlanarak artması bekleniyor.

Gelişmekte olan pazarlar, sadece daha büyük kaynak pazarları haline gelmiyor, aynı zamanda kendilerini daha cazip yerler haline getirmek için seyahat ve turizmin rekabet gücünü artırıyorlar. Seyahat ve Turizm Rekabet Edebilirlik Raporunun 2017 baskısında, en çok aranan ilk 15 ülkenin 12’sinin gelişmekte olan piyasalarda olduğu tespit edildi. Güney turizmi artıyor ve bu ülkeler rekabet edebilirliklerini, seyahat ve turizm sektörlerini geliştirdikçe yükselmeye devam edecek.

FnGBTaLGm10pD7mHaGUpMVEKw0iG27iFkIWCZiDCosA

Duvarlar değil köprüler kurun

Tecrit ve korumacı retoriğin gündemi domine etmesiyle, seyahat ve turizm endüstrisi, küresel ticaretin aksine bugüne kadar oldukça zarar görmüş durumda.

Dünya hükümetleri, seyahat etmenin önündeki engelleri artırmakla kalmayıp, ekonomik büyüme, iş yaratma ve ülkeler arasındaki hoşgörüyü de engeller bir politika izliyor. 2016 yılında, dünya nüfusunun %58’i seyahat öncesi vize almak durumunda. Gerçekte, ülkelerin büyük çoğunluğu (yaklaşık% 85) son iki yılda turizm vizesi almak için gereken yükü en azından kısmen azalttı.

Gelecek on yıllarda uluslararası seyahatte beklenen büyümeyi desteklemeye devam etmek için, politika çerçevelerini geliştirmeye devam etmek ve insanların uluslararası sınırları aşmalarını sağlamak için yenilikler yapmak gerekiyor.

Dördüncü endüstriyel devrimi kucaklamak

Günümüzde dijital, seyahat ve turizmde bile rekabetçi olmanın temel şartı haline geldi. Teknolojiyi entegre etmeyen ve bağlantılarını geliştirmeyen ülkeler geride kalacak. Son yıllarda, ülkeler arasında telekomünikasyon altyapısında önemli bir artış görüldü. BİT hazırlığı, turizmin üretebileceği değerlerle doğrudan ilişkilendiriliyor.

Aynı zamanda, dünya genelinde artan sayıda internete bağlı vatandaş, seyahat ve turizm endüstrisinin kapsayıcı doğasından yararlanmak isteyenlere eşsiz bir fırsat sunuyor. Aslında internet, yerel halkın ve gezginlerin aracılara güvenmeden doğrudan bağlanmalarını sağlamak için mükemmel bir mekanizma haline geldi.

Sürdürülebilirlik ile kazan-kazan

Sürdürülebilirliğin önemi ve bazı cephelerde gerçek ilerleme kaydedildiğine ilişkin küresel farkındalığın artmasına rağmen, doğal çevrenin birçok yönü bozulmaya devam ediyor ve turizm sektörü üzerinde ciddi ve ölçülebilir bir etkiye neden oluyor.

Veriler, bir ülkenin çevresel gücünün doğrudan turizm geliriyle ilişkili olduğunu ortaya koyuyor. Bu ilişki karmaşık ve doğrudan nedensellik kanıtı olmamasına rağmen, bir ülkenin doğal çevresi ne kadar korunursa, turistler oraya daha fazla seyahat etme eğiliminde oluyorlar. Öte yandan turistler, iyi korunmuş alanlara erişmek için daha fazla ödeme yapmaya istekliler. Dolayısıyla, doğal sermaye tükendiği zaman, destinasyonlar gelir kaybediyor.

kaynak.