AnasayfaKadınSürdürülebilirlik

Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Katkı: ‘Bilim Kadınları için’ Ödül Töreni

Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Katkı: ‘Bilim Kadınları için’ Ödül Töreni

IDEMA Proje Uzmanları Elif Aksoy  ve Emircan Kürküt, katıldıkları Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Katkı: ‘Bilim Kadınları için’ Ödül Töreni’ni idemahaber okurları için yazdı.

16 yıldır UNESCO ve L’oreal Türkiye iş birliği ile gerçekleştirilen ‘Bilim Kadınları İçin’ programı kapsamında Türkiye’den altı bilim kadını ödüllendirildi.

Bu sene Malzeme Bilimleri kategorisinde Dr. Serim Kayacan İlday (Bilkent Üniversitesi, Ulusal Nanoteknoloji Araştırma Merkezi-UNAM), Dr. Sündüs Erbaş Çakmak (Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi, Tarım ve Doğa Bilimleri Fakültesi) ve Doç. Dr. Yasemin Yüksel Durmaz (İstanbul Medipol Üniversitesi, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Biyomedikal Mühendisliği Bölümü), Yaşam Bilimleri kategorisinde Dr. Ceyda Açılan Ayhan (Koç Üniversitesi, Tıp Fakültesi), Dr. Nurcan Tunçbağ (Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Enformatik Enstitüsü Sağlık Bölümü) ve Dr. Selvi Durmuş Erim (İstinye Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı) 2018’in bilim kadınları olarak belirlendi.

Programın açılış konuşmasını yapan L’Oréal Türkiye Genel Müdürü Laurent Duffier, kadın-erkek eşitsizliğinin bilimsel alanlarda da gözle görülür olduğunu belirtti. Dünya genelinde her üç araştırmacıdan yalnızca biri kadın ve bilimsel yüksek akademik pozisyonların sadece %11’inde kadınlar bulunduğunu belirten Duffier; son on yılda bilimsel araştırmalarda kadınların oranının yalnızca %12 arttığını vurguladı.

Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı’nın 2016’da yürüttüğü bir araştırma, Duffier tarafından bahsedilen noktaların Türkiye açısından gerçekliğini gözler önüne sermektedir. Bu araştırmaya göre, Türkiye’deki üniversitelerde akademik kariyer yapmak isteyen bireylerin sadece %40’ını kadınlar oluşturmaktadır. Ayrıca araştırma, üniversite akademik üyelerinin yaklaşık %43’ü kadınlar olduğunu da belirtirken; profesörlerin cinsiyet dağılımında da büyük bir eşitsizlik olduğuna vurgu yapmaktadır. Eğitimci Alaaddin Dinçer’in Habertürk Gazetesi için 111 üniversiteyi baz alarak yaptığı bir diğer araştırma ise bilimsel alanda kadın-erkek arasındaki bir diğer eşitsizliği göstermektedir. Bu çalışmaya göre Türkiye’deki üniversitelerde sadece üç kadın rektörün görev almaktadır.

Bilimsel alanın yanı sıra ekonomik alanda da kadınlar büyük bir temsiliyet sorunu yaşamaktadırlar. Türkiye İstatistik Enstitüsü verilerine göre Türkiye’de iş gücü olarak nitelendirilen nüfus yaklaşık 32 milyon kişidir. Bu sayının sadece 9 milyonunu kadınlar oluşturmaktadır. Bu durum iş gücündeki genel cinsiyet eşitsizliğini göstermesi açısından oldukça önemlidir. OECD 2017 İş Gücüne Katılım İstatistiklerine göre Türkiye’de kadınların iş gücüne katılımı %36 iken; bu oran erkeklerde %78 olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünya Ekonomik Forumu’nun 2017 yılına ait Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu’na göre Türkiye, cinsiyet eşitliği açısından 144 ülke arasında 131. sırada yer almaktadır. Ekonomik alanda 128. sırada bulunan Türkiye, okuma yazma oranına göre 94, sağlık alanında 59 ve siyasi sahnede cinsiyetlerin eşitliği alanında da 118. sıradadır.

Sosyal ve ekonomik kalkınma perspektifleriyle değerlendirildiğinde, UNESCO ve  L’Oréal Türkiye tarafından verilen bu ödüllerin Türkiye açısından Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nden 5. hedef olan ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği’ne giden yolda cinsiyetler arasında eşitsizliklerin azaltılması, kadınların bilime katkısının desteklenmesi ve teşvik edilmesine büyük bir katkı sunduğu aşikar. Ancak, yukarıda kısaca değinmeye çalıştığımız istatistikler göz önüne alındığında Türkiye’nin toplumsal cinsiyet eşitliğini kamusal alanın her yerinde sağlayabilmesi için sivil toplum, özel sektör ve devlet kurumlarının iş birliği içerisinde çalışarak yeni araştırmalar, projeler ve regülasyonlar ortaya koyması gerekmektedir.