AnasayfaKalkınmaKırsal Kalkınma

Dünya Bankası’ndan “Geri Kalmış Bölgelerin Yeniden Düşünülmesi Raporu”

Dünya Bankası’ndan “Geri Kalmış Bölgelerin Yeniden Düşünülmesi Raporu”

Dünya Bankası’ndan “Geri Kalmış Bölgelerin Yeniden Düşünülmesi Raporu”

Avrupa Birliği, 28 AB üye ülkesiyle beraber kuruluşundan bu yana durumu olmayan ülkeler için varlık ve daha iyi yaşam kalitesi yaratan bir “yakınlaşma makinesi” olmuştur. Bu mekanizma hala çalışıyor, ancak herkes için değil.

Geri Kalmış Bölgelerin Yeniden Düşünülmesi Raporu“, Avrupa’daki bölgesel ekonomik eşitsizliklerin doğasını ve etkilerini vurgulamaktadır. AB genelinde varlık, fırsat ve verimlilik açısından büyük eşitsizlik örnekleri var. Ne yazık ki bu örnekler artmaya devam ediyor. Bugün AB’nin en yoksul bölgesi için kişi başına düşen gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH) en zengin bölgeden yedi kat daha düşük. Teknolojinin iş gücü piyasaları üzerindeki kötü etkisi, gelecekte bu oranı daha da artıracak. Diğer yandan değişen demografi ve göçmen yapıları fazladan baskı sağlıyor.

Avrupa’nın geri kalmış bölgeleri arasında orta ve doğu Avrupa’nın düşük gelirli alanları bulunmaktadır. Bu bölgelerin çoğu durgun verimlilik ve iş tahribatı yaşayan güney Avrupa’ya hızla yakınlaşıyor. Rapor, AB’nin “yakınlaşmadan” ziyade bölgesel potansiyeli ve fırsat eşitliğini hedefleyerek geri kalmış bölgeler üzerindeki etkisini maksimize etmek için ‘Uyum Politikası’nı kullanması gerektiğini vurguluyor. Hâlihazırda Avrupa Birliği, geri kalmış bölgelerinde kalkınmayı desteklemek için her yıl 50 milyar Euro tutarında bir yatırım yapmaktadır.

Geri Kalmış Bölgelerin Yeniden Düşünülmesi Raporu, Uyum Politikası için beş ana politika üzerinde durmaktadır:

1- Bölgesel büyüme potansiyelini sınırlayan makro-yapısal zayıflıkların ele alınması; Örneğin, büyüme oranı düşük olan ülkelerde ‘ulusal maliye ve dış borçlar’ geri kalmış bölgelerdeki büyüme potansiyelini zedelemektedir. 

2- Bölgesel iş ortamlarının iyileştirilmesi; Geri kalmış bölgelerdeki firmalar ve bölgesel iş ortamları gelişmiş bölgelere kıyasla daha ufak ve daha az üretken kalıyor. Bunun sonucu olarak daha az ticaret yapılıyor.

3- Şehirlerin verimlilik potansiyelinin artırılması; İkincil şehirlere yatırım yapılması, (Nüfusun sadece %15’iyle AB’nin GSYİH’sinin %40’ını oluşturuyorlar.) verimlilik kaynağı olarak insan sermayesi birikimi ve fırsat lokasyonları.

4- “Pişmanlık Yok” politikası olarak becerilere yatırım yapmak; Temel becerilerinde eksiklikler olan bölgelere değinmek, bölgelerin ve bireylerin kendi potansiyellerine ulaşmalarını sağlamak için kritik öneme sahip.

5- Kurumsal bağışların güçlendirilmesi; Zayıf kurumlar, geri kalmış bölgelerin belirleyici özelliklerinden biridir. Bu kurumları ele almak bölgesel potansiyeli genişletmek için gereklidir.

Son olarak, bölgesel politikalar daha derinlemesine olmalı. Ayrıca bu bölgeler hiç olmadığı kadar güçlü bir oryantasyonla kendi programlarının mimarları ve uygulayıcıları olmalıdırlar.

Bu programlar, belirli bölgenin kendine özgü zorluklarına göre uyarlanmalı ek olarak yerel düzeyde teknik yardım ve kapasite geliştirme ile desteklenmelidir.

Tüm politikacılar için, Uyum Politikası’na nasıl etkili bir şekilde öncelik verilmesi ve geri kalmış bölgelerin bu politikadan maksimum seviyede yararlanabilmesi kritik bir önem taşıyor.

Kaynak