Anasayfaİklim DeğişikliğiKarbon Piyasaları

Paris İklim Zirvesi Notları – I

Paris İklim Zirvesi Notları – I

Paris’te gerçekleşen İklim Zirvesi’nin ardından 200’e yakın devlet, iklim değişikliğine karşı önlem alarak daha sürdürülebilir bir dünya yaratmak için rol üstlenmeyi kabul etti.

21.Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Taraflar Konferansı’nda (COP21) 195 ülkenin oybirliği ile kabul ettiği Paris Antlaşması gelecek nesiller için geleceği belli olmasa da bir katkı sağlayacağı şimdiden söylenebilir.

Günümüze kadar enerji üretimi noktasında kömür gibi fosil yakıt tüketimi sektörel olarak yerini almış ve emin adımlarla ilerleyen bir alan olarak görülüyordu. Birçok ulusal ve uluslararası şirket ve devlet kurumları fosil yakıtlar ile enerji üretim politikalarını temellendirmiş ve bunu sürdürülebilir bir yöntem olarak görmüştü.

COP21 ‘de açıklanan raporlardan bir tanesi olan 12 Aralık 2015 tarihli rapor, ülkelerin sera gazı salınımındaki paylarını açıkladı. Rapordaki veriler, ülkelerin kendi sera gazı envanter raporlarındaki veriler ışığında oluşturuldu. Bu sebeple bazı ülkelerin güncel verilerini 2005 itibari ile bazıları ise 2013 itibariyle bulundu ve raporda 195 ülkenin verisini kapsıyor.

Rapora göre, Çin 195 ülke içerisinde 20.09% ile sera gazı salınımında birinci sırada yer alıyor. İkinci sırada 17.89% ile Amerika Birleşik Devletleri geliyor. Amerika Birleşik Devletleri’ni takiben listesin üçüncü sırasında ise 7.53% ile Rusya yer alıyor. Sırasıyla Hindistan 4.1%, Japonya 3.79%,  Almanya 2.56%, Brezilya 2.48%. Fransa, Meksika, Avustralya, Kore, Güney Afrika, Ukrayna gibi ülkeler ise Türkiye ile birlikte %1-2 aralığında sera gazı salınımı gerçekleştiriyorlar.

Adsız

Bu veriler ışığında COP21 Taraflar Anlaşması’nın çıktılarına baktığımızda, iklim değişikliği hakkında bugüne kadar yapılan tüm anlaşma ve taahhütler genelde gelişmekte olan ülkeler tarafından desteklendi ve uygulamada görünür oldu. Önemli noktanın sera gazı salımınında büyük rol oynayan gelişmiş ülkelerin üstleneceği roller ve uygulayacağı politikalar olduğunu görmek de büyük bir önem taşıyor.

Fosil yakıt kullanımının  bir sektör haline dönüştüğü günümüzde, COP21 sonrasında sürdürülebilir enerjinin ; rüzgar ve güneş enerjisinin bir adım öne çıkacağını analiz etmek yerinde bir tahmin olacaktır. Fakat sürdürülebilir olması bu enerji alanlarının da sektör haline gelmeyecek olması anlamına gelmemektedir.