AnasayfaGenelAfetler

Depremlerin Yaraları Dayanışmayla Sarılıyor!

Depremlerin Yaraları Dayanışmayla Sarılıyor!

24 Ocak 2020, yerel saatle 20.55’te merkez üssü Elâzığ Sivrice olan, başta Malatya olmak üzere tüm Doğu Anadolu bölgesini etkisi altına alan ve 41 vatandaşımızın hayatını kaybettiği, binin üzerinde de vatandaşımızın yaralandığı 6,8 büyüklüğündeki depremin üzerinden 1 yıl geçti. Elazığ’da tam yaralar sarılmışken, bu kez tarihler 30 Ekim 2020’yi gösterdiğinde, yerel saatle 14.51’de, merkez üssü İzmir Seferihisar’a 23 km uzaklıkta olan Yunanistan’ın Sisam Adası açıklarında deprem gerçeği kendini bir kez daha gösterdi. 16 saniye süren İzmir depreminde 116 vatandaşımız hayatını kaybetti.

Deprem Türkiye’nin kaçınılmaz bir gerçeği. Önlem alınmadığı sürece de Türkiye’nin korkusu olmaya devam edecek. Deprem doğal afetlerden biri ve sadece Türkiye’de kendini göstermiyor. Doğru bir kalkınma planı ve şehir planlamasıyla yapılanan ülkelerde, deprem korkulacak, ölümcül bir yıkım olmaktan çıkıyor ve hayatın doğal akışında karşılaşılabilecek bir gerçek halini alıyor.

Doğal Afet Zararlarının Azaltılması Uluslararası 10 Yılı’nın başlangıcı olan 1990 yılından bu yana gerek Birleşmiş Milletler ve gerekse uluslararası tüm organ ve platformlarda doğal afet zararlarının aslında bir kalkınma sorunu olduğu vurgulanmış ve afetlerin önlenmesi ve zararlarının azaltılabilmesi için alınması gereken önlemlerin her ölçekteki kalkınma ve gelişme planları içerisine dahil edilmesinin gerekliliği vurgulanmıştır.

Hepimiz çok iyi biliyoruz ki deprem değil yapı öldürüyor. Türkiye deprem gerçeği ile ilk defa karşı karşıya değil. Ne yazık ki Elâzığ ve İzmir depremi öncesinde de ülkemizde çok acı can kayıplarının yaşandığı depremler meydana geldi. Aradan yıllar geçti değişen tek şey depremin merkezi ve adı oldu. Oysa kalkınma planlarında depreme öncelik verecek, şehir planlaması bazında kentsel dönüşümü sağlayabilecek vaktimiz vardı. Elâzığ ve İzmir depremi bizim de Japonlar gibi sadece videosunu çekip geçeceğimiz günlük bir gerçek olabilirdi. Dünya’da bu planlamayı uygulanan şehirlere bakınca bu aslında ütopik bir düşünce değil. Japonya bunun en gelişmiş örneklerinden biri. Sadece deprem değil olası bütün doğal felaketler doğrultusunda şehir bazında planlamalar yapılmalı. Doğal afetler aynı zamanda kalkınmanın da en büyük engellerinden biri.

İhtiyaç Haritası Elâzığ ve İzmir Depreminde Vatandaşların İhtiyaçlarına Hızlı Çözümler Üretti

Depreme hazırlanmak kadar deprem sonrası olası durumları da göz önünde bulundurarak hazırlıklar yapmak çok önemli. İhtiyaç Haritası Elâzığ ve İzmir’deki depremlerden sonra vatandaşların ihtiyaçlarını hızlıca analiz ederek gereken ihtiyaçların planlı bir şekilde ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmasını sağladı.

İhtiyaç Haritası, deprem sonrası oluşan ihtiyaçlar için bir duyuru yayınlayarak yardım kampanyası başlattı. Duyuru listesinde belirlenen ihtiyaçlar halka duyuruldu. Bu şekilde ihtiyaçlar gerektiği kadar ve aciliyetine göre belirlenip sahiplerine ulaştırılmış oldu. Olası karışıklığın önüne geçilmiş oldu.

Benzer şekilde İzmir’deki depremzedelerin ihtiyaçlarını belirlemek için de Deprem Haritası Formu oluşturuldu. Oluşturulan formla vatandaşlardan ihtiyaçların doğrulanmasına yardımcı olunması istendi. Bunun için vatandaşlardan görmüş oldukları hasarlı binaları, dışarıda konaklayan ihtiyaç sahiplerini ve gerekli ihtiyaçlarını oluşturulan “Deprem Haritası Formu” aracılığıyla bildirmeleri istendi.

İhtiyaç Haritası, Elazığ’da meydana gelen depremden sonra Elâzığ yerelinde ihtiyaç sahibi aileleri tespit edip, ailelere ait veriler topladı. Bu doğrultuda Turkish Philanthropy Funds tarafından fonlanan “Geçim Kaynağını İyileştirme Projesi” başarı ile hayata geçirilmiş oldu. Proje ile Elazığ depreminde geçim kaynaklarını kaybeden ailelerin ihtiyaçları yerel esnaflardan satın alındı. Bu şekilde hem geçim kaynaklarını kaybeden ihtiyaç sahiplerine destek olundu hem de yerel ekonomiye katkı sağlandı.

COMMENTS

WORDPRESS: 0
DISQUS: